Sen ey genç mü’min, bu mübarek ümmetin dinamik insanı, davasının emeli genç mü’min! Sen başkasın.
Bugün varsın ve yarın sensin, onun için başkasın. Dünün meyvesi, yarının emelisin. Sen imanını korurken ümmetini korumuş oluyorsun. Sen ‘Allah’ dediğinde daha saf ve berrak bir ses çıkarırsın. Hayat seni faizinden filan haramına kadar bin bir çitine henüz takmadığı için sen ‘mü’minim ehlamdülillah’ dediğinde daha içten dersin onu. Sen de inanırsın melekler de inanır o sözüne. Onun için de Kâbe seni ve senin gibileri özler durur. Medine sokaklarına sen daha çok yaraşırsın. O sokaklar Ammarlara, Eneslere, Zeydlere, Üsamelere alışıktır; onların nefesleri bize soluk olup durdu asırlardır.
Sen başkasın, bambaşkasın Allah’ın izni ile.
Senin ibadetle donanman hiçbir şeye benzemez. Sen ‘ibadet donanımlı’ olduğun zaman cennetleri de aşarsın da Arş’ın gölgesine koşarsın. Cennetlerin yedide biri senin heyecanınla doludur bu yüzden. Senin şu ikiyüzlülüğe alışmamış, yalanı kullanmamış, kul hakkına batmamış kimliğin var ya, o kimliğine ibadet damgasını vurduğunda yükselirsin Arş’a da oradan bakarsın mahşer yerine. Ne mübarek bir insansın sen ey Arş’ın gölgesine talip genç. Sen ne mübareksin, sen ne büyük umutsun. Kendin için, ebeveynin için, ümmetin için, ne heyecanlı bir süreçtir senin dününden yarınına akan günlerin.
Sen ibadet ederken bütün meleklerin gözü sendedir. Sen secdeye vardığında sanki toprak sana doğru yükselmiş gibi olur. Sen zikrederken taşlar bile seni dinler. Senin abdestin duygularımızı bile temizler. Sen bir başkasın genç mü’min. Sana ibadetten başkası uymaz bu âlemde. Senin ayarın namazdır, rükûdur, secdedir. Başta nefis olmak üzere putları ve barikatları bir bir dağıtırken sen İbrahim’i yaşatırsın bu topraklarda. İffetini hayatın bildiğin durumlarda da Yusuf’umuz olursun. Sen başkasın genç mü’min! Sen ibadetle donanmış, namazla dirilmiş, secde ile özüne dönmüş bir kulsun. Cennetin yedide birisin sen. Arş’ın misafirisin.
Sen kendi iradenle sabah namazına kalktığında bulunduğu evde güneş olursun. Varlığın bereket sebebi olur, dertlerimize çare olursun, feri kaçmış gözlerimize ışık olursun. Seni annen, onun yavrusu olduğun için sever. Bu ümmet ise seni geleceklerini aydınlatan bir ışık olduğun için sever. Sen bir başkasın genç mü’min. Senin namazın başkadır. Kıyamın Uhud dağı gibi durur seccadenin başında. Rükû için eğildiğinde, secde için çömeldiğinde nefsine karşı gerilmiş bir yay gibisin. Seni o hâlinle gören şeytan zelil olur.
Sen mü’min genç, bambaşkasın. Bambaşka kalmaya çalış. Erime, dökülme. Dağıtma ibadetlerini. Bozma ahlâkını. Sabret. Kimliğini ve heyecanını koruma sabrı yap. Maazallah, sen eriyip dökülsen değil bu merhum ümmet, melekler bile üzülür. Sabret. Rabbin ile Arş’ın gölgesinde buluşuncaya kadar sabret. Abdestin sabrını yansıtsın. Sabah namazına kalkışın bu toprakların destanı olsun adeta. Sen yürüdükçe mescit yollarında rahmetler insin toprağımıza. Namaz adamı ol. Namaz genci ol. Namaz kıvamında yaşa. Huşu içinde kıldığın namazlar seni huzur içinde bir hayata taşısın. Ateşten kurtulmak için elbette namaz kılacaksın ama kıldığın her namazın aynı zamanda senin peygamberin Muhammed aleyhisselamın miracını asırlar sonra gerçekleştirmeye devam eden büyük bir gaye olduğunu da unutma. Sen seccadeye yöneldiğin her vakit, Kudüs ve Kudüs’ten Mirac’a yükseliş anlam tazeleyecek. Senin -maazallah- kaçırdığın her namaz, Kudüs’ten düşmüş bir tuğla gibidir.
Sen başkasın aziz genç. İbadet seni sıradanlıktan aldı götürdü. Namaz seni bu dünyamızın basitliklerinden yükseltip Eneslere, Ammarlara, Üsamelere götürdü. Gittiğin yerlerden geri dönme sakın. Sen oralarda kal, bizi de kendine al.
Namaza yöneldiğin her vakitte sana selam olsun genç adam.
Nefis ve şehvetine karşı erimediğin, şeytanın hilelerine aldanmadığın vakitlerde sana selam olsun.
Sen namazı korudukça, namaz da seni yükselttikçe sana selam olsun.
Sen, ibadeti ve namazı koruduğun gibi Allah da seni korusun. Allah seni bu ümmete bağışlasın ey namazın geleceği, ümmetinin umudu genç mü’min. Sana selam olsun.