En ağır hatalardan biri olan insan öldürmeyi yüz kere işlemiş biri bile dönüş yapmaya karar verince Allah ona kapılarını açmıştı. Çünkü o, dönüşünü, yürüyerek dünyadan çıkmakla ispat etmeye hazırdı. Yollara düştü. Yürüdü de yürüdü. Melekler de onu izlediler. İyilik melekleri de izledi kötülük melekleri de. Son anına kadar hep izlendi. En vahşi işlerin sahibini, en iyi işleri yazan melekler de izledi. Eceli gelinceye kadar adımlarını kısmadı. Ecel onu yakaladığında o, hâlâ adım atıyordu. Dönüş yolunda idi. Yönü işlediği cinayetlere ters doğrultuda olduğundan doğru yolda ilerlemekteydi. Düşüverdiği yerme muhakemesi yapıldı ve aklandı. Onlarca cinayetin sahibi olarak aklandı. Temiz bir kul olarak Rabbine gitti. Yürüyerek dünyadan çıkmaya hazır olması, onu aklamıştı.
Yürüyerek içindeki rengi ispat edeni herkes merak etti. Melekler de toprak da… Ona toprak bile yardım etti. Yürüdüğü yolları kısalttı adeta. Kötü başladığı hayatı, yürüyüşü sayesinde mükemmel bitti. Kaybederek yaşayan adam, kazanarak bitirmişti. Hem de en iyiyi, en büyüğü kazanmıştı.
Bu örnek, hatalarından dönüş yapmak isteyen üzerinden verilen bir örnektir. Örneğe konu olan insan katli ise en ağır suçlardan birini temsil eder. Asıl değerlendirilmesi gereken yönü ise daha başkadır; dönüş yapan, doğrunun peşinde olan adamın, içindeki arzusunu, dönüş hamlesindeki heyecanını yansıtan gidişi önemlidir. İyilerin bulunduğu tarafa doğru, bir daha dönmemek üzere yürümesi önemlidir.
Hatadan dönenlere bu ciddiye alışı örnek olarak verebiliriz: Dönüşünde ciddi isen yürüyeceksin. Yuvarlak dünyadan, yürüyerek çıkmaya, bitmez gibi dursa da uzun yollara düşmeye razı olacaksın. Bu rızan da, samimiyeti gösterecek. Sana melekler inanacak. Ölçecekler biçecekler; hangi yöne doğru olduğunu, nereye daha yakın durduğunu anlayacaklar. Yönün, kaçtığın yerin aksi ise, mesafen de hedeflediğin yere yakın ise kurtuluş seninledir. Meleklerin yardımı sana daha yakındır.
Bu, yürüyerek dünyadan çıkmak sadece hatalardan dönüşteki samimiyeti gösteren bir ölçü değildir. İyi işi yapmaya talip olan, büyük sözler sarf edenler için de kural şudur: Yürüyerek dünyadan çıkmak gerekir.
Dünyada süründükçe, büyük sözlerin içini doldurmak, iş yapmak için heyecanla dolmak zordur. Bütün cazibesi ve albenisine rağmen, fitneleşen her şeyine rağmen, yürüyerek dünyadan çıkmaya hazır olanlar iş becerebilirler. Dünya onları süründürmeden onlar dünyadan yürür giderler. İyilikte samimiyetin, gayrette heyecanın ölçüsü budur. Meleklerin yardımına namzet olmak bununla mümkündür.
Seher vaktini değerlendirmek, geceyi gafillerden olmadan geçirebilmek, okuyup anlamak, bakıp görebilmek yürüyerek dünyadan çıkmaya hazır olmakla elde edilir şeylerdir.
Bedir’e yürüyenlerin, Hendek’e düşmeyenlerin, önlerine gelen en parlak dünya nimetlerini tekmeleyerek geçenlerin hız göstergesi buydu: Yürüyerek bile olsa, yuvarlak bir daireyi bile andırsa dünya yollarında salih olana doğru koşmak onların başardığı şeydi.
Önce yön belli olacak. İyilerin bulunduğu, şerden uzak olan yön tercih edilecek. Bir kere bu kesinleşecek. Yön, gidiş istikameti…
Ardından yol alma tarzı belli olacak. Sürünmeden, oyalanmadan, sağı solu kollamadan hızla yol alınacak. Nefes kesmeden, esnemeden, sendelemeden yol alınacak. O zaman yollar, gidilecek yere götürür. O zaman fırtınalar hız kesmez.
Yürüyerek dünyadan çıkmaya hazır olmak, vakti gelince de yürümek, geçmişi düzeltmek için ideal olandır. En hızlı dönüş sistemi bu sistemdir.
İş yapacaklar, yükselecekler, sadakati belgeleyecekler de yürümelidirler.
Seccadenin gösterdiği yöne, infakın çizdiği çizgiye, gözyaşının aktığı yöne doğru yürümek gerekiyor. Büyük konuşup küçük kalmamak, hayal edip avunmamak, geçmişe takılıp kalmamak, gözün gördüğü yeri değil ufkun derin çizgilerini görebilmek için!