Selamünaleyküm hocam,
Hocam, Suriye cihadı ile ilgili olarak son günlerde ismini fazlaca duyduğumuz Abdullah Muhaysini hakkında sizin düşüncelerinizi de merak ediyoruz. Düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Selamünaleyküm
Esefle ifade etmeliyim ki, müminlerin bir telefon markasını soruşturur gibi birbirlerinin veya bazı isimlerin imanlarını, ahiretlerine ait durumlarını soruşturmaları asla hayra alamet değildir. Zikrettiğiniz ismi şahsen tanımıyorum. İnternet ortamındaki konuşmalarına sadece muttali oldum. O konuşmalarda da şu ana kadar zahiren sakıncalı bir şey görmedim. Allah Teâlâ ona da bize de rızası için çalışmayı kolay kılsın.
Şu anda Suriye’de, tarihimizin en ağır vakalarından biri yaşanmaktadır. Rabbimizin huzurunda yüzümüzü kızartacak büyük bir olaylar dizisi ile karşı karşıyayız. Yerden göğe kadar HASBUNELLAH diye haykırmaktan başka yapacak müessir bir iş göremiyorum.
Zikrettiğiniz kardeşimizin yaşı çok genç olduğu için yüksek heyecanı, dolu dolu konuşmasını sağlıyor. O konuşmalar da bizdeki gençleri etkiliyor. Bir de silah omuzda fotoğraf çabuk etki ediyor. Suriye’mizde ise sözden çok iş gerekmektedir. Hepimizin yaptıklarını melekler yazıyor, yapmak istediklerimizi de Rabbimiz biliyor. Hepimiz, niyet ve amellerimizin sorgulanacağı yere gidiyoruz.
Bu noktada önemli bir hususun altı çizilmelidir:
Adeta Suriye’de ilim ehli kimse cihat etmiyor da bir zât geldi, alimler adına da cihad eden biri bulundu şeklinde bir anlayış gayet yersiz olur. Orada nice ilim ehli âlim, cihadın içinde bulunmaktadırlar. Bu kardeşimizin yaptığı da onların yaptığı da inşaallah cihattır. Yeter ki küfrün beli kırılsın, kim kırarsa kırsın ama küfrün beli kırılsın. Ümmetimizi bir bütün olarak alakadar eden hususları ümmet kafası ile düşünmeliyiz. Ben şahsen bir insanın belirli gruplardan olmasını, cihattan men edilmesinin gerekçesi yapılmasını haddi aşmak olarak görüyorum. Cihad ediyor olarak bilinirken diğer müminleri tekfir etmek, cihadın içinde olmadan cihat meydanlarındakileri tekfir edercesine isnatlarda bulunmak ve böylelikle fırkalaşmayı derinleştirmek, tam anlamıyla ümmetin birlik ruhuna vurulan bir darbedir. Bunu asla kabul edemem. Önemli olan küfrün belinin kırılmasıdır; kim kırarsa kırsın onu. Eğer bir gün müminlere silah doğrultulursa, işte o zaman bize saldıran bir düşman gibi görürüz o silahı doğrultanları, velevki cihat (!) ettiklerini zannetsinler..
Suriye gibi bir ateş vadisinde, müminler bir arada görünmelidirler. Allah’tan korkup fitneye alet olmamalıdırlar. Küfür ve uşakları tek yumruk olup üzerimize yürüyorken, her gün yenisi yaşanan acılar yüreklerimizi dağlıyorken, gönül dünyamız artık bu yükü kaldırmaktan yorulmuş ve aciz düşmüşken, yaşanan bunca acı tecrübeler artık aklımızı başımıza getirmiyorsa, gelecek olanı beklemekten başka çare kalmıyor.. Rabbim âhir ve âkıbetimizi hayreylesin..
Selamünaleyküm.
Nureddin YILDIZ
facebook.com/nureddinyildiz
twitter.com/nurettinyildiz
instangram.com/nureddinyildiz