Başlattığın ders sürüyor; sen önceki öğretmenlerin diyarında olsan da dersin sürüyor.
Dünyayı, doğup büyüdüğümüz köyün dışına taşıdığın dersin heyecanla sürüyor. Dünya ve İslam kelimelerini birleştirdiğin, bize ‘İslam’ın dünyası, Hakk’ın gücü’ dediğin, kim kimdir diyerek başladığın, büyütülmüş küçükleri, küçük tutulmuş büyükleri teşhir ettiğin, cebimize, cüzdanımıza sızmış yılanları, beyinlerimizi kemiren mikropları bize gösterdiğin dersin sürüyor. Sen, önceki öğretmenlerin diyarında olsan da dersin sürüyor…
Hocalığın ebedileşti senin…
Asırlar boyunca asırda bir gelenler gibi, ümmilere kitap okutma hırsıyla gecesini gündüz yapanlar gibi, büyük yaşayıp büyük ölmek için zahmette rahmet görenler gibi, kayaları oyup yazıyı nakışlaştıranlar gibi, kendisine iş olarak ‘yapılamaz/yapılmasın’ denen işleri seçenler gibi; bir Hızırlık görülüp anlamsız/desteksiz bakışlar arasında iş gören, gördüğü işi sadece Rabbine göstermekle yetinenler gibi sen de derin dersler verdin… Sen önceki öğretmenler diyarında olsan da dersin sürüyor…
Sen tektin, tek yaşadın, tek anılacaksın inşallah.
Elinde tebeşirle yolları aşındıran öğretmen… Kalabalığı da heyecanı da kendinden öğretmen… İşi kadar sabır üreten, zamana zaman katan öğretmen… Sen aziz yaşadın, aziz kalacaksın.
Kürsülerden söylenemeyeni söyleyerek, faize, zulme, Siyonizm’e, sömürüye, BM’ye, AB’ye, asıl anlamlarını yükleyerek gafleti gidermeyi vazife edindin; mazluma güç, sömürülene basiret kazandırdın. Dünyayı henüz köyleşmeden köy gibi gördün. Köyün suni ağalarını köylerinin meydanında dolaşamaz hâle getirdin. Seni anlayan var mı yok mu ona bile aldırmadan yürüdün, yürümenin yetmediği yerde koştun. Yürüyerek, koşarak ders yapan öğretmen oldun…
Cihadı sen koymadın; senden önce de cihat vardı elbette. İlk mücahit değilsin. Ama yaşadığı çağın cihadını ilan eden sen oldun. Cihadı bildin, öğrettin, yaşattın, cihat ettin. Mala cihat ettirdin, fabrikaya cihat ettirdin. Oteller cihatla tanıştı senin zamanında. Sahillerde cihat, salonlarda cihat konuşuldu. Seyit Çavuş’un güllesini kaldırırken sen, cihadı Seyit Çavuş’la bitirip gömmüş olanlar seni anlamadı ama sen yine de cihat bilen bir kuşağın önündeki öğretmen oldun…
Sen umut dersi verdin. Olmazları olduran, kölelik elbisesi giydirilmişlere efendilik cübbesi giydiren, işçilere patronluk yolu açan, hocaları imamlaştıran, köyleri şehirleştiren, dağıtılmışları birleştiren, ülkeciklerden ülke kurduran, düşünmeyi, yürümeyi, koşmayı öğreten bir öğretmen oldun…
Sen mücahit bir öğretmensin; her mücahit gibi sen de kıskanıldın ama haset seni eritmedi.
Aziz öğretmen!
Sen, ilk öğretmenlerin diyarında ol. Yesrib’i Medineleştirenlerin yanında ol. Sen, mazlumlarla, miskinlerle haşrol. Sen tek başına bir ümmet olanlarla ol. Ayıplayanın ayıplamasından yılmayanlarla, Allah’ı yanında bildiği için dik duranlarla ol. Sen orada onlarla ol…
Dersin sürecek, ekolün ölmeyecektir.