İmam, önder kelimesinin tam karşılığıdır. Bize namaz kıldıran kişiye de bu anlamda imam diyoruz. Namazda önümüze geçen, namazda imamızdır. Siyasette önümüze geçen siyasette imamızdır. Ticarette önümüze geçen de orada imamızdır. İmamlık, sadece namazla ilgili bir görevin adı değildir. Müslüman, hayatı Müslümanca yaşamakla mükellef olduğuna göre önünde imam bulunan biridir. Camide namaz kılarken önünde imam vardır. Dünya hayatını imanıyla mahdut bir dairede yaşamaya mecbur olduğundan sokağında, ticaretinde ona imamlık edeni vardır.
Her Müslüman, bir imamın altında olduğu kadar bir başkasının da imamı durumundadır. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin ‘hepimizin çoban olduğunu ve hepimizin gütmekle yükümlü olduğumuz kimseler bulunduğunu‘ bildirmesi de bu anlamı tekit etmektedir. Müslüman imamı olan ve imamlık durumunda olan biridir. Evlerimizin imamı, iş yerlerimizin imamı, öğretmen isek sınıflarımızın imamı durumundayız. Bir dağa çekilip ecelimizi bekler durumda olmadığımız sürece imamlıktan da uzak kalamayız. Hiç imam olmayan, yürüdüğü bir caddede gördüğü yanlışı düzeltmeye karşı sorumluluk taşıdığı için bir imamlık noktasında bulunur. Müslüman olmak, imamlıktan uzak kalamamaktır.
Müslüman olmak, imamlıkla muhakkak bağlantılı durumda olmayı gerektirdiği için ‘imam olamaz‘ Müslüman yoktur. Fakat imamlığının sorumluluğunu hissetmeyen veya hissetse bile hakkını veremeyen, içini dolduramayan Müslüman olabilir.
İmamlık önderliktir. Müslüman önde ve önder bir şahsiyeti temsil etmeyi muciptir. Güdülmek için yaratılmış tipi anımsatan Müslüman, övünebileceği bir vasıf sahibi değildir. İçine doldurduğu kimliği ile Müslüman, önder karakterli, imamlığın yüklediği sorumluluk ve çalışmayı yürütmeye azimli biri olmaya mecburdur.
İmamlık, Kur‘an‘da Allah Teâlâ‘nın peygamberlerinin üzerinden bizi teşvik ettiği bir rütbedir de. Enbiya suresinin yetmiş üçüncü âyeti imamlık makamının içinin nasıl doldurulabileceğini de göstermektedir:
‘Onları, emirlerimiz doğrultusunda insanlara yol gösteren imamlar yaptık. Şüphesiz biz onlara namazı aksatmamalarını, zekâtı vermelerini ve iyi işleri yapmalarını emrettik. Ve onlar yalnızca bize kulluk eden kimselerdi.‘
Bu âyet, önder olarak vasıflandırılabilecek imam karakterli kimseleri peygamberler üzerinden bize tanıtmakta ve o karakteri benimsemeyi emretmektedir. Âyette geçen imamlık karakterinin şu görevlerle elde edileceğini görüyoruz:
a- İnsanlara yol gösteren durumunda olmak,
b- Namazın hakkını vermek,
c- Zekât vermek,
d- İyi işler için donanımlı olmak,
e- Yalnızca Allah‘a kulluğun şuurunda olmak.
Secde suresinin yirmi dördüncü âyetinde de Allah Teâlâ, imamlık vasfını elde etmeye aday olmanın dini hayatta sabırla donanımlı olmaktan geçtiğini buyurmaktadır.
Mü‘min imam yürekli, imamlık kapasitesi doldurabilir şahsiyettir. Evimizin imamı olmaya mecburuz. Otobüs durağında beklerken de imam olarak beklemek karakterimizin gereğidir. Namaz kıldığımız mescide imamın arkasında imamlık vasıflarına haiz bir kişilikle dururuz.
Allah‘ı ve rızasını gaye edinmiş, kulluk şuuru ile yaşamış biri olmamız imamlık arayışımızın sonuçlarındandır. Tek önder ve örnek olarak Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi görmemiz, onun dışındakileri onun yerine oturtulamaz isimler olarak kabul etmemiz imamlık seviyemizin sonuçlarındandır.
Ahlâklı bir hayat mücadelemiz, önce ahlâk arayışımız, iş yerindeki kimliğimizin Allah‘tan korkma üzerine kurulu olması da bu arayışımızın tabii sonuçlarındandır.
Evlerimizdeki tavırlarımız, evimize bakışımız, evimizi idare edişimiz, aile fertlerimizi koruyup kollamamız, onların gelecekleri ile alakalı planlarımız, onları Allah korkusu ve cennet umudu ile yetiştirme çalışmalarımız ‘imamları‘ olmamızdan kaynaklanır.
Komşulara bakışımız da böyledir. Kendi çapımızda ve çevremizde sıradanlığı aşıp imam olmayı arzulayışımız bizi bu düşünceye sevk eder. İmam olmayı düşündüğümüz için sıhhatimize dikkat ederiz. Bütün insanlığı dert edinen anlayışımız, insanlar arasında bir insan olmayı aşıp, insanların önderi, insanların imamı olma peşinde oluşumuzdandır.
İmam bir neslin imam devamı olmak elbette farklılıktır.
İmamlık başka sürünüp gitmek başka. Biri bu ümmete biçilmiş bir kaftan diğeri de başkaları için biçildiği hâlde bize giydirilmeye çalışılan yabancı bir kıyafettir. Sıradan biri değiliz, Ümmeti Muhammed‘iz. İmamlarız, önderleriz, öndeyiz.
İmam nesil için uğraşıyoruz. İmamlık dersi veriyoruz, imamlık mücadelesi veriyoruz. Mahallemizde, yöremizde ve dünyada. Cihat yapılan her yerde.