Dinimizin emirleri arasında bir YILBAŞI DEĞERLENDİRME emri yoktur. YAŞANAN HAYATIN MUHASEBESİNİ YAPMA emri vardır.

Bizden önceki ümmetlerin ihdas ettikleri ve din ile kılıflandırdıkları bid’atlerden olan yılbaşı bid’ati bizimle alakalı değildir. Onlarda miladi yılbaşı varsa bizde de hicrisi olmalı diyemeyiz. Onlar yaşadıklarını kâr sayan bir anlayış sahibi olabilirler. Biz ise yaşadığımızın hesabını vermek üzere endişelenen bir anlayış sahibi olmak zorundayız. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, bir ağacın altında gölgelenen yolcu kimliğimizi unutmamamıza işaret buyurarak gitmiştir. Asıl kimliğimiz de o kimliğimizdir. Bir ağacın altında dinlenen yolcular gibiyiz. Yılbaşı anlayışını abartmanın bir anlamı yoktur. Son yıllarda yaygınlık kazanan ‘bizim yılbaşımız da 1 Muharrem’dir ’ şeklindeki uygulama, ibadet içerikli değildir. İbadet içerikli tutulursa bid’at olur. Siyasi bir duruş sergileme, tarihi şuuru yükseltme açısından değerlendirilebilir. Daha öteye gidilmesi, asıl yapmamız gerekenlerden koparabilir bizi.
İlk ay olan Muharrem ayının dokuz ve onuncu günlerini ya da on ve on birinci günlerini oruçlu geçirmeyi ihmal etmeyerek önemli bir Sünnet yaşamış oluruz biiznillah.
Ümmetimizin içinde bulunduğu ağır badireyi düşünmemize ve çareler üretmeye bir vesile olursa yılın başı da sonu da iyi demektir. Bunun dışında törenler içinde yoğrularak yapabileceğimiz bir şey olmaz.
Selamünaleyküm.
Nureddin YILDIZ
fb.com/nureddinyildiz
twitter.com/nurettinyildiz
instagram.com/nureddinyildiz