SORU:
Selamünaleyküm Hocam… Sizi severek, takdir ederek takip ediyoruz… Cenab-ı mevla hizmetlerinizi daim ve hassaten kendi rızasına vesile kılsın…
Hocam, ben Müslüman bir kürdüm ve hakikaten içinde bulunduğum durum beni ziyadesiyle mahzun etmekte… Bu aciz kardeşiniz rabbinin inayetiyle, çevresinde hiçbir teşvik yokken, medrese yoluna dâhil oldu elhamdülillah… Yalnız medreselerimiz, zamanımızın sorunlarına cevap vermekten kaçınıyorlar… “aman siyasete bulaşma, aman şundan söz etme bundan söz etme” veya ” senin konuşmaya hakkın olabilmesi için şu kadar kitap okuman lazım” diyorlar… Fakat bu âlem-i İslâm’ın son kalesi diye nitelendirilen Türkiye’de kardeş kardeşe düşman halde… Evvela bu sorun çözülmesi gerekmez mi?
Başka bir sorum da; evet Türkiye’de yaşıyoruz, evet tek bir milletiz ( Müslüman ), evet 600 küsur yıl Türk’ler âlem-i İslâm’ın bayraktarlığını yaptılar… Rabbim onlardan razı olsun ve ecirlerini kat kat arttırsın… Fakat Türk’ler bunu yaparken yalnız değildi. Yanında Araplar bilhassa Kürt’ler vardı… Bugün ise okuduğumuz okullarda bize öğretilen Türk tarihi, İslâm tarihi değil… Kürt milletinin de kendine özgü bir edebiyatı, kültürü, dili ve ifadesi var… Eğer İslâm yeniden Türkiye’den şahlanacaksa bunu Müslüman Türk’ler mi yapacak yoksa Türkiye halkı mı bunu yapacak? Bir şeyler yapmak istiyorum fakat giriştiğim her harekette engellendim… Şunu da ifade etmek isterim ki PKK vb. Kürt milletinin sözde hamisi konumunu üstlendi fakat, sosyalist ve komünist bir Kürt halkı idealleri var… Enine boyuna araştırdım ve düşündüm… Tek çıkış yolunun İslâm’da olduğunu da biliyorum… Fakat işin içinden çıkamıyorum kafam karışık… Allah rızası için İslâmi açıdan üstüme düşen nedir ve ne yapmam lazım??
CEVAP:
Selamünaleyküm.
Size haksızsınız diyemem, doğruyu söylüyorsunuz. Yalnız ne ben ne siz, dili ve kalemi bağlı durumdayız. Kimsenin nasihat dinlemeye mecali yoktur, bir afetin içinde yuvarlanıp gidiyoruz. Dilerim Rabbimden bu şiddet sarmalı çabuk geçer de toparlanırız. Bu dönemde, sizin bizim gibi dertli kullara düşen planın şöyle olabileceğini zannediyorum. Bir ön taslak gibi yapılabileceklere örnek olarak şunları teklif edebilirim:
1- Nefsimiz, ailemiz ve yayılabildiğimiz kadar çevremiz üzerinde imanımızı ve iffetimizi koruma mücadelesi yapalım. Önce kendimizi koruyalım. Her birimiz, ‘ben olmazsam gider bu din’ demelidir. Ben ve sen, son kaleyiz. Böyle bilmeli ve inanmalıyız.
2- İhtilaflı konulara yanaşmamızda hayır yoktur. Didişmek ve ve cedelleşmek, yeni tartışma alanlarını beraberinde getiriyor. Birbirimizi, bilhassa iman meselelerinde itham etmemeliyiz. Akidemizi korumalı, çocuklarımıza ve sorumlusu olduklarımıza öğretmeli, pratiğini yaşamaya gayret etmeliyiz. Sloganımız şu olmalı: MÜMİNİN MÜMİNLE POLEMİĞE GİREREK İBADET YAPMIŞ OLMAZ! İbadet olmayan iş de mümin işi olmaz.
3- Bu dönemlerde namaz ve Kur’an tilaveti başta olmak üzere ibadetler ciddi bir koruyucudur. İbadetlerden doğabilecek boşluklarımızı şeytan fitne ile dolduracaktır. İbadet ağırlıklı yaşamalıyız.
4- Kursağımızdan geçen rızkın helalliği çok önemlidir. Haram yiyenin işi asan olmaz. Maişetimizi ve elimizdeki malların helalliğini birinci derece bir konu olarak görmeliyiz.
5- Hiç bir grubu, kurumu, kişiyi dinimizden değerli konuma getiremeyiz. Getirilmesini de dinden taviz olarak görürüz. Böyle bir sonuç alenen ilan edilerek yapılsın veya netice oraya götürsün sonuç değişmez. İslam tektir, en yücedir. İslam’ın üstünde bir değer yoktur.
Sizlere dua eder, dualarınızı beklerim.
Selamünaleyküm.
Nureddin YILDIZ
fb.com/nureddinyildiz
twitter.com/nurettinyildiz
instagram.com/nureddinyildiz